18 Mart Çanakkale Şehitleri Kimlerdir?
Çanakkale Zaferi, Türk milletinin tarihindeki en önemli anlardan biridir. 18 Mart, bu zaferin kazanıldığı gün olarak, her yıl anılmakta ve şehitlerimize saygı duruşunda bulunulmaktadır. Ancak, sadece bu tarihi olaya odaklanmakla kalmamalıyız. Bugün, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden bakıldığında, 18 Mart Çanakkale şehitleri kimlerdir sorusu çok daha derin bir anlam kazanıyor. Çanakkale şehitleri, sadece askerlerden oluşmaz; onların arkasında bir toplumun farklı kesimlerinden gelen bireyler, farklı kimlikler, yaşadıkları deneyimler ve verdikleri mücadeleler vardır.
Çanakkale’deki Kadınların Rolü: Toplumsal Cinsiyet ve Mücadele
Çanakkale Zaferi’ni anarken, genellikle askerî mücadeleye odaklanılır. Ancak, bu zaferin kazanılmasında sadece erkeklerin değil, kadınların da önemli bir yeri vardır. Çanakkale’ye cepheye gitmek üzere uğurlanan askerlerin geride bıraktığı anneler, eşler ve kız kardeşler, sadece duygusal destek vermekle kalmamış, aynı zamanda savaşın seyrini etkileyen aktif bir rol üstlenmişlerdir. Birçok kadın, cepheye mühimmat taşıyan, hasta askerleri tedavi eden, siperlere su taşıyan gönüllü hemşireler olarak savaşa katkıda bulunmuştur. Bu gerçeği, sokağa çıktığınızda çok fazla insanın fark etmediğini görebilirsiniz.
Toplumsal cinsiyetin etkisi, günlük yaşamda da belirgindir. İstanbul’da, her gün sokakta yürürken veya toplu taşıma araçlarında kadınların seslerini, kahkahalarını duyuyorum. Kadınların toplumsal alanda güçlü bir şekilde yer alması, Çanakkale şehitlerinin bu mücadelesiyle kesişir. Çanakkale’de kadınların savaşa katkısı, bugünün kadınlarının çeşitli alanlardaki varlıklarıyla paralellik gösteriyor. Kadınlar, hala savaşlardan, toplumsal eşitsizliklerden ve ayrımcılıklardan paylarını alıyorlar, ancak her geçen gün daha fazla hak talepleriyle seslerini yükseltiyorlar.
Çanakkale Şehitleri ve Çeşitlilik: Bir Toplumun Ortak Mirası
Çanakkale Zaferi, farklı kimlikleri, etnik kökenleri ve inançları birleştiren bir direniştir. Çanakkale’de sadece Türkler değil, aynı zamanda Arap, Kürt, Çerkes ve diğer pek çok etnik kimlikten gelen insanlar savaşa katılmıştır. Çeşitli gruplardan gelen bu şehitler, bugünün toplumunda hala varlıklarını sürdürmektedir.
Bugün İstanbul sokaklarında yürürken, kimi zaman farklı dillerin konuşulduğuna, farklı kültürlerin izlerinin olduğu kıyafetlerin görüldüğüne şahit oluyorum. Çanakkale’deki şehitler, bu çeşitliliği savunan, farklılıkları birleştirerek ortak bir mücadeleye yönelen insanlardı. Savaşın ve zaferin ötesinde, çeşitliliğin bir toplum için ne kadar değerli olduğunu, bugün toplumsal adalet mücadelesi veren bireylerin ve grupların tecrübelerinden de görebiliriz.
Bu bağlamda, 18 Mart’ın sadece bir zafer değil, farklılıkları birleştiren bir mücadele olduğu hatırlanmalıdır. Hangi kimlikten olursak olalım, Çanakkale’deki şehitlerin bıraktığı mirası anlamak, bugünkü toplumsal mücadelemizi daha derinlemesine sorgulamamıza yardımcı olur.
Çanakkale ve Sosyal Adalet: Adaletin Savaş Alanındaki Yansıması
Savaşın olduğu her dönemde, en fazla etkilenenler genellikle en savunmasız olanlardır: kadınlar, çocuklar, engelliler ve diğer marjinal gruplar. Çanakkale’de de benzer bir durum söz konusuydu. Ancak bu gruplar, toplumsal yapıyı değiştiren güçlere dönüşerek, adalet mücadelesine katkıda bulunmuşlardır.
Sosyal adalet perspektifinden bakıldığında, 18 Mart’ı anarken şehitlerin sadece fiziksel cesaretini değil, aynı zamanda toplumsal eşitsizliklere karşı duruşlarını da hatırlamalıyız. Bugün sosyal adalet mücadelesi verenlerin, 18 Mart’ta şehit olanların mirasından ilham aldıklarını görmek mümkün. Birçok insan, hâlâ savaşların, açlıkların ve zorlukların mağduru olmaya devam ederken, bugünün şehitleri olarak adaletin peşinden gidenler var.
Sosyal adaletin günlük hayattaki etkilerini gözlemlemek için İstanbul sokaklarına bakmak yeterli. İş yerlerinde kadınların hâlâ eşit ücret almadığı, engellilerin toplumsal hayatta daha fazla engelle karşılaştığı, farklı kimliklere sahip bireylerin dışlanmaya devam ettiği bir ortamda, 18 Mart’ın taşıdığı sosyal adalet mesajı çok daha fazla önem kazanmaktadır. Çanakkale’deki şehitler, sadece düşmana karşı değil, aynı zamanda adaletsizliğe karşı da bir direniş göstermiştir.
Çanakkale Şehitleri ve Bugün: Bir Toplumun Uyanışı
Sonuç olarak, 18 Mart Çanakkale şehitleri sadece tarihin önemli bir parçası değil, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi çağdaş değerler açısından da bir ilham kaynağıdır. Bugün sokaklarda karşılaştığımız farklı bireyler, tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi, kendi kimlikleriyle, mücadeleleriyle bir araya gelir. Her birimiz, kendi toplumsal cinsiyet, etnik kimlik ve yaşam deneyimlerimizle bu tarihten etkileniyor ve ona dair farklı algılarımız olabilir. Çanakkale şehitlerinin kimler olduğuna dair soruyu yanıtlarken, bu farklılıkları göz önünde bulundurmak, toplumsal yapımızı daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.
Savaşın izlerini bugün hala sokaklarda, işyerlerinde ve toplu taşımada görmek mümkün. Çanakkale şehitlerinin ruhu, adalet arayışında olan herkese bir ışık tutmaya devam ediyor.